İkinci kapı UNUTMAK'tır. Hayatı boyunca, öyle yaralar alır ki insan, bunlar öyle kısa zamanda iyileşemeyecek kadar derindir. Hatta öyle acılar vardır ki öyle canımızı yakar ki, onlara alışmak asla mümkün değildir. ‘ Zaman tüm yaraları iyileştirmez aslında’ . Çoğu yarayı iyileştirir, iyileşmeyenler unutma kapısının ardında saklı kalır.
Üçüncü kapı ise ı ‘ deliliktir’ . Bunu tırnak içinde söylüyorum, çünkü aslında bu halk arasında sık kullanılan ama psikoloji de, pek de karşılığı olmayan bir kavramdır. Bazen insan zihni öyle bir darbe alır ki, kendini ancak gerçeği red ederek saklar. Yani gerçeğin size çok acı verdiği zamanlar vardır, bu zamanlarda zihniniz gerçekle yüzleşmek yerine, başka bir sorun üretir ve onunla meşgul olur. Örneğin sevgilisinin kendisini artık sevmediğini bilmek kişiye öyle derin bir acı yaşatır ki, bunu görmezden gellmek, bu acı yerine, sürekli temizlik yapmaya başlar ve bu temizlik takıntısı saatlerce banyodan çıkmamaya kadar gider. Bu sorun hayatını felce uğratırcasına o kadar büyük bir yer kaplar ki, sevgisizliği düşünmeye vakti bile kalmamıştır artık. Evet bu durum ilk bakışda hiç de faydalı gözükmüyor olabilir, kişinin iş yaşamına mal olmuş olabilir. Ama acıdan korunmasına hizmet eder. Evet mutsuzdur, ama en azından gerçek acısını unutmuştur.